7 Ağustos 2011 Pazar

Sultan-ül-arifin Şeyh Bayezid-i Bistami'nin Himmeti

Sultan-ül-arifin Şeyh Bayezid-i Bistami rahmetullahi aleyh hazretlerinin bir müridi vardı. Şeyh ne derse, onu yapar ve asla sözünden çıkmazdı. Tam manasiyle teslim olmuşlardan idi.

Bir gün, Hazret-i Şeyh mescitten çıktı, o derviş de beraberinde evinin kapısına kadar geldiler. Şeyhin kapısına varınca, derviş onun ayaklarına kapanarak yalvardı:
Sultanım! Ben kuluna bir himmet buyur, nazar eyle bu fakiri şu mahcupluktan kurtar, dedi. Hazret-i Şeyh de ona: Sen biraz kapının önünde bekle, çıkıp sana himmet edeyim, buyurdu ve evine girdi.

Derviş, kapının eşiğine oturdu ve beklemeğe başladı. Meğer, şeyhin evinin bir başka kapısı daha vardı, oradan çıktı ve tekrar mescide gitti, Derviş beriki kapıda beklemeye dursun Hazret-i Şeyh diğer kapıdan çıkar, mescide veya şehre gider ve yine aynı kapıdan evine dönerdi.
Böylece, derviş tam yedi sene o kapının önünde bekledi. Yedi yıl sonra, şeyh dervişin beklediği kapıdan çıktı ve sordu.: Sen hala burada mısın?

Evet sultanım, sen burada dur çıkıp sana himmet edeyim buyurdunuz, o günden beri bekliyorum. Benim, sizin emrinizi gözetmekten gayri ne işim var? Eğer, yüz yıl ömrüm olsa, yine bekle dediğiniz yerde bekler, hiçbir tarafa ayrılmam, bu kapıyı beklerim. Zira, bana bu kapıda himmet buyuracağınızı vaat ettiniz.
Hazret-i şeyh, dervişinin iradetini ve teslimliğini beğendi, ona himmet etti ve maksuduna ulaştırdı.

İşte, talip şeyhine mürit olunca, böyle olmalıdır ki, kıyamete kadar adı gerçekler arasında söylensin ve asla unutulmasın.

İşbu yolda günde bin kez geri seni öldüreler,
Teslim ol, yüzün çevirme, ver iradet ta ebed..

Hiç yorum yok: