7 Eylül 2011 Çarşamba

CÖMERTLİK

Abdullah Balgalmış
3 Eylül

Cömertlik parayı, malı, hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan lezzet almaktır, İslâmiyetin emrettiği yerlere seve seve vermektir, iyi huyların en yükseklerinden olup âyet-i kerîmelerle ve hadîs-i şeriflerle övülmüştür. Cömertlik kişinin kötü ahlâklarını göstermez. Cimrilik kişinin iyi ahlâklarını göstermez.Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm, insanların en cömerti idi. Bir şey istenip de yok dediği görülmemiştir, istenilen şey varsa verir, yoksa cevâp, vermezdi. O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rum imparatorları, Iran şahları, o kadar ihsan yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamağı severdi.Bir gün adamın biri Peygamberimizden bir şey istedi. Yanında bulunan bir koyun sürüsünü adama verdi. Adamcağız kabilesine dönerek, "Geliniz müslüman olunuz. Zira o Peygamber, hiç fakirlikten korkmayan bir kimsedir. Çok hediyelerde bulunuyor" dedi. Bir defasında Peygamber efendimiz eline geçen doksanbin dirhem gümüş parayı hasırın üzerine döktü. Her gelene verdi, tamamen bitirdi.Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İki haslet var ki, Allahü teâlâ onları sever ve iki haslete de buğz eder. Sevdiği hasletler, cömertlik ve güzel ahlâktır. Sevmediği iki huy da, kötü ahlâk ve cimriliktir. Allahü teâlâ bir kulunun iyiliğini dilediği zaman, onu, insanların işlerini görmekte istihdam eder.)(Cömertlik, Cennette bir ağaçtır. Cömert olan, onun bir dalını yakalamıştır. O dal, onu Cennete götürmeden bırakmaz. Cimrilik de Cehennemde bir ağaçtır. Cimri de bu ağacın bir dalını yakalamıştır. O dal, o adamı, Cehenneme götürmeden bırakmaz.)(Allahü teâlânın bir takım kulları vardır, milletin yararına harcanmak üzere zenginlik istiyenlere servet vermiştir. Bunlardan cimrilik edenler olursa, o serveti onlardan alır ve başkalarına verir.)(Cömerdin yemeği şifa, cimrinin yemeği ise hastalıktır.) (Cennet cömertlerin yeridir.)
(Cömert Allaha yakın, insanlara yakın, Cennete yakın ve Cehennemden uzaktır. Cimri, Allahtan uzak, insanlardan uzak Cennetten uzak, Cehenneme yakındır. Allah katında cömert bir cahil, cimri olan bir âlimden daha sevimlidir. En ağır hastalık cimrilik hastalığıdır.) Resûl-i Ekrem "sallallahü aleyhi ve sellem"e Anber kabilesinden bir takım esirler getirildi. Resûl-i Ekrem bunlardan yalnız bir tanesinin azad edilmesini emretti. Bunun üzerine hazret-i Ali sual etti:
- Ya Resûlallah! Rabbimiz bir, dînimiz bir, bunların hepsinin suçu da bir, bu adamı niçin istisna ediyorsunuz? Resûl-i Ekrem buyurdu ki:
- Bana Cebrail aleyhisselâm geldi ve "Yalnız bu adamı bırak; zira cömertliğinden dolayı, Allahü teâlânın hoşuna gitti, onu beğendi."Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin ve bir de hazret-i Abdullah bin Ca'fer hacca gittiler. Yolda develeri bir yerde otlamaya bıraktılar. Aç ve susuz idiler, ihtiyar bir kadının yanına gidip, "içecek bir şeyler var mı?" dediler. Var, dedi. Bir koyunu vardı. Sağdı ve sütünü onlara verdi. "Yiyecek bir şeyin var mı?" dediler. "Yoktur, bu koyunu kesin, yiyin" dedi. Kestiler, yediler ve: "Biz Kureyş'deniz, bu seferden dönünce yanımıza gelirsen, sana iyilik ederiz" dediler ve gittiler. Kadının kocası eve dönünce kızdı ve "koyunu tanımadığın insanlara verdin" dedi. Bir zaman geçti. İhtiyar kadın ve kocası fakirlik yüzünden Medine'ye geldiler. Yiyecek bir şey satın almak için deve gübresi toplayıp sattılar.
 Günlerini böyle geçiriyorlardı. Bir gün ihtiyar kadın bir mahalleye gitti. Hazret-i Hasan evin kapısı önünde duruyordu. Kadını tanıdı ve "ey nine, beni tanıyor musun?" buyurdu. "Hayır" dedi. "Ben senin filan zamandaki misafirindim" buyurdu. Sonra ona bin koyun ve bin altın vermelerini söyledi. Onu kendi hizmetçisi ile Hazret-i Hüseyin'in yanına gönderdi. Hazret-i Hüseyin kadına "kardeşim sana ne verdi?" buyurdu. "Bin koyun ve bin altın verdi" dedi. Hazret-i Hüseyin de o kadar vermelerini söyledi ve hizmetçisi ile Abdullah bin Ca' fer hazretlerine gönderdi. Abdullah bin Ca'fer hazretleri de "Onlar sana ne verdiler?" "iki bin koyun ve iki bin altın" dedi. O da iki bin koyun ve iki bin altın verdi ve "Eğer doğruca bizim yanımıza gelseydin, onlara sıkıntı vermezdiniz, (yani onların vereceğini de ben sana verirdim)" dedi. İhtiyar kadın bu ni'metler ile sevinerek kocasının yanına gitti.
04.EYLÜL.2013-ÇARŞAMBA

Hiç yorum yok: