18 Ağustos 2011 Perşembe

HIRKA-İ ŞERİF


ZİLEDEN ALINAN ANKARA YA GÖTÜRÜLEN HIRKA-İ ŞERİFİN ÖRTÜSÜ
Şeyh Hatem Çelebi Türbesi

Yazmayı sürdürdüğüm bu yazıları belki arkası yarın tefrikalarına benzetenler olabilir. Uzun yazıp vaktinizi almak istemiyorum. Şahidi olduğum bu günlere gelinmede rolü olan olayları kısaca anlatıp, çözüm önerilerinin tartışılmasını istiyorum. Baştan söyleyeyim Kimseyi suçlamak ve yermek gibi bir kastım da yok.
Rahmetli Babam Şükrü Serezli anlatmıştı: Sanıyorum 10-11 yaşlarında idim. O yıl Zile de büyük bir kuraklık yaşanıyordu. Susuzluk hayvanları bile etkilemiş feryatları ile yer gök inliyordu. Halk ne yapacağını şaşırmıştı. Defalarca tekrarlanan yağmur duaları fayda vermemişti. Son bir çare kalmıştı. Beyazıd-ı Bestami hazretlerinin Torunu olan Şeyh Ethem Çelebi nin Camisinde bulunan Peygamber Efendimizin hırka yı şeriflerinin çıkarılmasına karar veridi. Bütün Zile camide toplandı. Ben ön sırada idim. Dualar salat'ı şerifler okundu Herkes göz yaşları içinde idi. Huşu içinde nefeslerini tutmuş bekliyordu. Hırkayı şerif ağır,ağır yerinden çıkarıldı. Özenle açıldı ve sag kolunun ucu takriben bir santim kadar tas içindeki suya batırıldı. O anda bardaktan boşanırcasına yağmur başladı. Yağış sakin, sakin bir hafta kadar sürdü. O yıl güzel, bol mahsüllü bir yıl oldu.
Dünyada bir eşi İstanbul Hırkayı şerif camisinde biri de Zile de Şeyh Ethem Çelebi camiinde bulunan Aziz peygamberimizin mübarek hırkayı şerifleri Cumhuriyetin ilk yıllarında muhafaza edilemeyeceği bahanesi ve Zilelilerin de yeterince sahip çıkmaması yüzünden Ankara ya götürülmüştü.
Babamın anlattığı hikaye beni çok etkilemişti. Mübarek emaneti yıllarca İzleyip aradım. Sonunda buldum. Görüştüğüm ismi bende saklı olan yetkili bana Müzeniz varsa hırkayı şerifi size verebiliriz dedi. Sevinç içinde büyük heyecanla Zile ye geldim. Gelişmeleri dönemin yöneticilerine anlattım. Benim resmi sıfatım yoktu. Bu teşebbüsü sade bir vatandaş olarak yapmıştım. Başka bir şey de yapamazdım. Keşki Kültür sitemizi bitirebilseydik. Şimdi Mübarek eski yuvasında olurdu. Şimdi bizde onun feyz ve bereketinden istifade ederdik. Ne büyük bir mutluk olurdu.
Kültür Sitesinin hala bitirilememesi Zile için talihsizlik oldu. İçinde benim de olduğum bir grup insanın gayreti ile Kültür bakanlığı Turgut Özal Kültür Sitesi nin inşaatına başlamıştı. Çeşitli sebeplerle inşaat yarım kaldı. Kültür Bakanlığı Belediyeye devretti. Sitenin önce adı değişti. Sonra kıyısından köşesinden satılmaya başladı. Bir bölümünün Turizm Otelcilik Yüksek okuluna verilmesi de tuz, biber oldu. Oysaki bu binanın yapılış amacı kültür sitesi idi. Planında modern bir müze konferans salonları vardı. Maalesef 15 - 20 yıldır inşaat bitmiş değil. Şimdi bitse bile bu durumuyla Kültür Bakanlığı müze olarak kabul eder mi bilemiyorum.
Tıpkı yıllar önce olduğu gibi bu günde Allahın bize lütfu olan bu muhteşem emanete sahip çıkamıyoruz. Ankara'dan getiremiyoruz. Sanıyorum önemini anlatamadık. Onun Zile de olduğunu düşünün. Tek başına Zile yi ayağa kaldırır. Ramazan boyunca televizyonlarda görüyorsunuz. İnsanlar sırf görebilmek için ne büyük fedakarlıklar yapıyorlar. Soruyorum size sadece Hırkayı Şerifin Zile ye gelmesi bile bir müze yapılması için kafi sebep değil mi? İnsanlar Kıytırık şeyleri şehirlerine geri getirmek için uğraşırken Biz ne bekliyoruz. Onun değerini anlatmaya gerek var mı?
Maşat Höyük ten, Kaleden çıkan tarihi eserlerimizi Zile ye getirsek Tokat müzesinde Tokat yazmasından başka bir şey kalmaz. Zile nin kültürel varlıkları sağda solda heba oluyor. Tarihi eserlerimize sahip çıkamıyoruz. Acilen buna dur demeliyiz.
Belediye başkanımız Sayın Murat Ayvalıoğlu nun bu konulara ne kadar önem verdiğini biliyorum. Aslında Bu güne kadar görev yapan Belediye başkanları içinde Zile nin Kültürüne, tarihi değerlerine ve turizme önem veren ilk başkan diyebilirim. O bütün bunların bilincinde. Elinden gelen gayreti gösteriyor. Bu bakımdan çok şanslıyız. Bizi her zaman. Destekliyor, cesaretlendiriyor. Yardımlarını esirgemiyor. Toplumsal Diyalog Platformu olarak kendisine çok şey borçluyuz. Teşekkür ediyoruz.
Şimdilik hoşça kalın-
Hulusi SEREZLİ

Hiç yorum yok: