12 Nisan 2000 Çarşamba

DİN NEDİR VE NİÇİN LAZIMDIR?

Abdullah Balgalmış
4 Eylül

Din, insanları dünya ve âhirette rahat ve huzura kavuşturmak, kurtuluşa götürmek için, Allahü teâlâ tarafından gösterilen yol demektir. Din ismi altında insanların uydurduğu eğri yollara din denmez. Dünyada yaygın olan Brahmanlık, Mecusîlik ve Budistlik gibi sapık inanışlar, din değildir. Bunlara inanmak, insana sonsuz kurtuluşu sağlamaz. Din, tertemiz ahlâk sâhibi olmayı emreden, sırf merhamet ve büyüklere itâat, küçüklere şefkat emreden, insanları doğruluğa götüren (ALLAH YOLU) dur. Dînin, şahsî menfaatler için kullanılması en büyük günahtır. İnsanlara karşı yumuşak davranmak, onlara iyilik etmek, onların işlerini güler yüzle, tatlı dille ve kolaylıkla yapmak, Allahın sevgisine kavuşturan yoldur. Bu hâl, insanın âhirette azaplardan kurtulmasına ve Cennet ni’metlerinin artmasına sebep olur.Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmdan beri, her bin senede, bir peygamber vasıtası ile, insanlara bir din göndermiştir. Bu peygamberlere RESÛL denir. Her asırda, en temiz bir insanı peygamber yaparak, bunlar ile dinleri kuvvetlendirmiştir. Resûllere tâbi olan bu Peygamberlere de NEBÎ denir. Bütün peygamberler, hep aynı îmânı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere îmân etmeyi istemişlerdir.Din, insanlar için büyük bir ihtiyaçtır. Bir dine inancı olmayan zavallıların rûhu, bomboş kalır ve türlü türlü yalancıların yanlış fikirlerine sarılırlar. Çünkü insan, muhakkak bir inanışa bağlanmaya muhtaçtır. En ileri, en gelişmiş milletlere mensup olanlar bile bu ihtiyacı tatmin için, çeşitli sapık düşüncelere, uydurma mezheplere bağlanmışlardır.Din, Rûhun gıdâsıdır. Dinsiz bir adam, kafasız bir gövdeye benzer. Bir vücudu, nasıl nefes almak, yemek ve içmek ihtiyacı varsa; ruh da tam bir asalete erişmek, ter-temiz olmak, huzura kavuşmak için dine muhtaçtır. Dinsiz bir adam bir makineden, bir hayvandan farksızdır. Din, insana Allahın tanıtan, onu fenalık yapmaktan koruyan, onun yoluna açan, dimağını ferahlatan, sıkıntılı zamanlarda onu teselli eden ve ona yaşama gücünü veren, toplum içinde ona saygı, şeref, sevgi kazandıran en büyük âmildir (etkendir). Tekrar edecek olursak:
1- Din, insanlara tıpkı yiyecek, içecek gibi lâzımdır. Çünkü, nasıl yiyecek ve içecek vücut için lâzım ise, rûhun gıdâsı olan din de, ruha lâzımdır. Din ortadan kalkarsa, insanlar beyinsiz, kafasız, hissiz ve düşüncesiz bir makine, bir otomat haline girerler.
2- Din, insanlara iyi ahlâk, karşılıklı sevgi, cesaret, sabır, rahat ve huzur kazandırır. İnsanları aynı îmânda, aynı ibâdet ve işlerde, anlayış ve fazîletlerde birleştirerek, bölücülüğe, yıkıcılığa engel olur. Birbirleriyle sevişen ve haklarına saygı gösteren, annesine, babasına, âmirlerine ve devletine itâat eden bir toplum meydana getirir.
3- Din, insanlarla yaratanı arasında kurulan bir bağdır. Dünya işlerini de düzenleyen büyük bir ahlâk okuludur. İnsanları iyiliğe, dürüstlüğe, hoşgörülüğe, büyüklere karşı saygı ve küçüklere karşı şefkat göstermeye, Cenâb-ı Hakkın emirlerine uymaya ve O’na teslim olmaya, kısaca insanı faydalı, doğru yola koymaya yarayan en büyük âmildir.
4- Din, her zaman kötü niyetli olmayı, özel çıkarlar sağlamak ve gizli işler, mânâsız olaylar için mukaddes (kutsal) değerleri âlet etmeyi yasak etmektedir. Nitekim, Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde Hadîd sûresi 9 ve 10. âyetlerinde: (Gizli toplantılarda, günah işlemeyi, düşmanlık etmeyi ve Peygambere karşı gelmeyi fısıldaşmayın! Allaha karşı gelmekten sakınmayı konuşun! Gizli toplantılar, insanları üzmek ve kirletmek için, şeytanın istediği ve yaptırdığı şeydir) buyuruyor.

Hiç yorum yok: